Kalp Krizi Vakalarındaki Artışın Ardında Covid-19 mu Var?
Covid-19 pandemisinin kalp sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri araştırılıyor. Artan kalp krizi ve ani ölümlerin olası nedenleri arasında virüsün kalp kası ve damarlar üzerindeki etkisi öne çıkıyor. Kardiyoloji uzmanları, sağlıklı yaşam tarzı ve doğal desteklerin önemine dikkat çekiyor.
editor
Kalp Krizi Vakalarındaki Artışın Ardında Covid-19 mu Var?
BİLGE DOKTOR / TÜRKİYE
Ani ölümlerin ardındaki sessiz tetikleyici: Covid-19’un kalp sağlığına etkisi
Giderek artan kalp krizi ve ani ölüm haberleri, toplum genelinde ciddi bir sağlık endişesi yaratmış durumda. Son yıllarda medyada sıkça karşılaşılan bu haberlerin ardında yatan nedenler üzerine yoğun araştırmalar sürerken, uzmanlar özellikle Covid-19 pandemisinin kalp sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerine dikkat çekiyor.
Infinity Regenerative Clinic Kardiyoloji Uzmanı Dr. Demet Erciyes, artan vakaların yalnızca bireysel sağlık değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da alarm verici olduğunu vurguluyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kalp-damar hastalığı tanısı konduğunu ve bu hastaların 150 bininin yaşamını yitirdiğini belirten Dr. Erciyes, “Covid-19’un hem doğrudan kalp kası ve damar yapısına zarar verebileceği hem de vücutta iltihaplanmayı artırarak kalp krizi riskini yükseltebileceği biliniyor” diyor.
Görünmeyen risk: Belirgin semptom yaşamayanlarda bile kalp etkisi olabilir
Covid-19 enfeksiyonunun, klinik olarak hafif geçirilen durumlarda bile kalp üzerinde kalıcı etkilere yol açabileceğine dikkat çeken Dr. Erciyes, “Pandeminin başından bu yana virüsle temas eden bireylerin büyük bir kısmı farkında olmadan kalp-damar sisteminde hasar yaşamış olabilir. Bu da kalp ritim bozukluklarından kalp yetmezliğine kadar çeşitli sağlık problemlerini beraberinde getirebilir” uyarısında bulunuyor.
Pandemi sonrası yaşam tarzı değişiklikleri de kalp sağlığını tehdit ediyor
Pandeminin dolaylı etkilerine de değinen Dr. Erciyes, “Fiziksel aktivite eksikliği, sağlıksız beslenme, yoğun stres ve sağlık kontrollerinin aksaması kalp rahatsızlıklarının artmasına neden oldu. Toplum genelinde yaşanan bu davranışsal değişimler, kalp sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurabiliyor” şeklinde konuşuyor.
Resveratrol: Doğadan gelen destek
Kalp sağlığını korumak için sadece tıbbi önlemlerin değil, yaşam tarzı değişikliklerinin ve doğal takviyelerin de önemli rol oynayabileceğini vurgulayan Dr. Erciyes, “Resveratrol gibi doğal bileşiklerin kalp sağlığına destek sağlayabileceği bilimsel çalışmalarla da gösteriliyor. Bu güçlü antioksidan, özellikle kırmızı üzüm kabuğunda, böğürtlende, ahudududa ve yer fıstığında bulunur. Fransa’da yapılan gözlemler, ılımlı şarap tüketiminin kalp hastalıklarından ölümleri azalttığı yönündeki ‘Fransız paradoksunu’ gündeme getirmiştir. Bu durum resveratrolün kalp üzerindeki koruyucu etkileriyle ilişkilendirilmiştir” ifadelerini kullanıyor.
Resveratrolün anti-inflamatuar özellikleri sayesinde kan basıncını düşürmeye, kötü kolesterolü azaltmaya ve damar esnekliğini artırmaya yardımcı olabileceği belirtiliyor. Özellikle kapsül formundaki gıda takviyeleriyle alınan resveratrol, bağırsağa ulaştığında daha etkili şekilde emilebiliyor. Ancak her takviyede olduğu gibi, bu tür ürünlerin bir uzman kontrolünde kullanılması büyük önem taşıyor.
Kalp sağlığını korumanın yolu bütüncül yaklaşımdan geçiyor
Dr. Erciyes’e göre, kalp krizlerini önlemek için bireylerin yalnızca tıbbi tedavilere değil, aynı zamanda sağlıklı yaşam alışkanlıklarına da odaklanması gerekiyor. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stresin azaltılması, sigara ve alkolden uzak durulması gibi faktörler kalp hastalıkları riskini önemli ölçüde azaltabiliyor.
Toplum genelinde farkındalık oluşturulması ve düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi, artan ani ölümlerin önüne geçmek adına kritik bir önem taşıyor. Covid-19 sonrası dönemde kalp-damar sağlığı daha da hassas bir konu haline gelmişken, hem bireysel önlemler hem de toplumsal sağlık politikaları bu alanda daha da güçlendirilmek zorunda.
