Her Üç Ölümden Biri Kalp-Damar Hastalıkları Nedeniyle Gerçekleşiyor

14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası’nda Prof. Dr. Atila İyisoy, Türkiye’deki kardiyovasküler hastalık ölümlerinin Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu vurguladı. Kalp hastalıklarından korunmak için sağlıklı yaşam tarzının ve erken teşhisin önemi vurgulandı.

Her Üç Ölümden Biri Kalp-Damar Hastalıkları Nedeniyle Gerçekleşiyor

Her Üç Ölümden Biri Kalp-Damar Hastalıkları Nedeniyle Gerçekleşiyor

BİLGE DOKTOR / TÜRKİYE

Türkiye’de kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm oranı, Avrupa ortalamasının üzerinde seyrediyor. 14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında değerlendirmelerde bulunan DoktorTakvimi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Atila İyisoy, değiştirilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınmasının, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümleri büyük ölçüde önleyebileceğine dikkat çekti.

Kardiyovasküler hastalıklar, bulaşıcı olmayan hastalıkların başında geliyor

Prof. Dr. Atila İyisoy, kalp-damar hastalıklarının kanser, diyabet ve kronik solunum yolu hastalıkları ile birlikte dünyada en çok ölüm ve sakatlığa yol açan sağlık sorunları arasında yer aldığını vurguluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölümlerin yüzde 37’si kardiyovasküler nedenlerle gerçekleşiyor. Türkiye’de bu oran, pek çok Avrupa ülkesinden daha yüksek. Kalp hastalıkları özellikle ileri yaş, genetik yatkınlık, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet ve sigara kullanımı gibi faktörlerle ilişkili olarak gelişiyor.

Koroner arter hastalığı, ölümcül sonuçlara neden olabiliyor

Kalp damarlarının tıkanması sonucu kalbin yeterince kanlanamamasıyla ortaya çıkan koroner arter hastalığı, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Prof. Dr. İyisoy, bu ağrıların özellikle sol kola, boyuna ve dişlere yayılması ve soğuk terleme gibi eşlik eden semptomlarla birlikte görülmesinin, kalp krizi belirtisi olabileceğine dikkat çekiyor. Bu durumda derhal sağlık kuruluşuna başvurmak hayat kurtarıcı olabilir.

Kadınlarda belirtiler farklı olabilir

Kadınlarda kalp hastalıkları daha sinsi seyredebilir. Göğüs ağrısı yerine halsizlik, yorgunluk veya nefes darlığı gibi belirtiler ön planda olabilir. Bu nedenle özellikle menopoz sonrası kadınların kalp sağlıklarını daha yakından takip etmeleri gerekiyor. Araştırmalar, Türkiye’de kadınlarda kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının da üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.

Risk faktörlerine karşı sağlıklı yaşam tarzı şart

Prof. Dr. Atila İyisoy’a göre, kalp hastalıklarından korunmanın en etkili yolu, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemekten geçiyor. Akdeniz tipi beslenme, düzenli egzersiz, tuz ve alkol tüketiminin azaltılması, sigaranın bırakılması ve stresten uzak durmak, kalp sağlığına en büyük yatırımı oluşturuyor. En ideal egzersizler arasında yüzme ve yürüyüş yer alıyor. Haftada en az üç gün, yaklaşık 45 dakikalık tempolu yürüyüş öneriliyor.

Yüksek tansiyon ve diyabet kontrol altına alınmalı

Tansiyonun düzenli olarak ölçülmesi, şeker ve kolesterol değerlerinin takip edilmesi kalp hastalıklarının önlenmesinde büyük önem taşıyor. Kontrol altına alınamayan hipertansiyon, kalp yetmezliği, inme ve diğer damar hastalıklarına yol açabiliyor. Özellikle büyük-küçük tansiyon farkının yüksek olduğu durumlarda beyin kanaması riski artıyor.

Genetik yatkınlık dikkate alınmalı

Ailede erken yaşta kalp krizi geçiren bireylerin bulunması, genetik yatkınlık açısından önemli bir gösterge. Özellikle 55 yaş altı erkek akrabalarda ve 65 yaş altı kadın akrabalarda kalp hastalığı öyküsü bulunan bireylerin, risk faktörlerini daha sıkı kontrol etmeleri gerekiyor.

Stres kalbin sessiz düşmanı

Uzun süreli stres, iltihabi süreçleri tetikleyerek kalp damarlarına zarar verebilir. Adrenalin ve kortizol hormonlarının yükselmesi, tansiyon ve kalp ritmini olumsuz etkiler. Ayrıca, stres altında insanlar daha çok sigara içme, sağlıksız beslenme veya alkol tüketimi gibi zararlı alışkanlıklara yönelir. Bu da kalp hastalıkları riskini artıran başka bir zincirleme etkidir.

Tedavi yaklaşımları kişiye özel olmalı

Kalp damar hastalıklarının tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavileri ve gerekirse girişimsel uygulamalar tercih ediliyor. Anjiyoplasti, stent uygulamaları ya da ileri vakalarda bypass cerrahisi gibi yöntemler hastanın klinik durumuna göre planlanıyor. Her bireyin durumu farklı olduğundan, tedavi süreci kişiye özel planlanmalı ve düzenli kontroller aksatılmamalı.

Kalp sağlığınız için geç kalmayın

Prof. Dr. Atila İyisoy’un uyarısı açık: Kalp ve damar hastalıklarının çoğu, zamanında müdahale ve bilinçli yaşam tercihiyle önlenebilir. Sağlıklı bir kalp için düzenli kontrollerinizi ihmal etmeyin, hareket edin, beslenmenize dikkat edin ve stresle baş etmenin yollarını öğrenin.

www.bilgedoktor.com